Türk Tarihi 3’lü Set

85.00 

4 İş Günü İçinde Kargoya Verilir.

 

Stok kodu: Türk tarihi Seti Kategoriler: Etiketler:

Stokta yok

”Şamanizm” olarak adlandırılan Türklerin eski inancı Tengricilik, günümüzde halen Sibirya ve Orta Asya’da kendi başına bir din olarak sürdürülmektedir. Günümüzde Saha, Hakas, Tuva ve Altay Türkleri ile Moğolların kuzey kolu olan Buryatlar Tengricilik olarak anılan bu dine inanan halklardır. Ayrıca Kırgızistan, Kazakistan, Moğolistan gibi ülkelerde Tengrici topluluklara rastlanmaktadır. Sayıları gittikçe azalmakla birlikte, bu dinin yaklaşık olarak 650.000 kadar inananı olduğu sanılmaktadır.

”Şamanizm”in bir din mi yoksa kökü çok eski çağlara dayanan bir kültür mü olduğu sorunu henüz tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. Bugün kabul edilen tez, ”şamanizm”in ata ruhlarına ve doğa varlıklarına tapınmaya dayanan eski bir inanç olduğu biçimindedir. Hatta daha ileriye gidip, ”şamanizm”in tek tanrılı dinler gibi bir inanç sistemi olmadığı, diğer dinlerden etkilenmiş ve zamanla kendi kültür kimliğini oluşturmuş bağımsız bir kültür olduğu iddia edilmektedir. Bu iddiada bulunanlara göre ”şamanizm” ilkel doğa tanrılarının gücüne inanmaktan ortaya çıkmış olan bir olaydır. Çünkü ”akademik” ve ”bilimsel” araştırmalar yapmış olan Çin, Rusya, İskandinavya ve Amerika kaynaklı bu kesime göre ”şamanizm” bir dini sistemin özelliklerini üzerinde taşımadığından dolayı, bir din olarak kabul edilmesi mümkün olmayan, kökü tarihin derinliklerine kadar uzanan köklü bir kültür yumağıdır.

——————————

Sözlük üç bölümden oluşuyor. Birinci bölüm Türkçe sözlerin kökenlerinden, ikinci bölüm Türkçe ve erken Türkçeden yabancı dillere geçen sözlerden, üçüncü bölüm de Türk dilinde kullanılan yabancı sözlerden oluşuyor. Birinci bölümde Türkçe sözlerin kökenini açıklarken, sırasıyla önce eski Türk dillerindeki karşılıklarını, sonra da Sümercedeki karşılıklarını verdim. Türkçe sözlerin kökenlerinin, Sümerce kökenleriyle anlam ve ses açısından olağan üstü uyuşması ise, Sümerce ile yıllardır uğraşan biri olarak beni bile şaşırttı.

İkinci bölümde Türkçe ve erken Türkçeden yabancı dillere geçen sözleri, Türkçe ve erken Türkçe kökenleriyle verdim. Üçüncü bölümde ise, Türk dilinde kullanılan yabancı sözlerin tümünü değil de, en sıklıkla kullanılanlarını verdim. Yoksa sözlük gereğinden çok kalabalık olacaktı. Yabancı sözlerin yalnızca Türkçe karşılıklarını verdim; kökenlerini açıklamaya çalışmadım, çünkü böyle bir çaba, katabın özüne uygun olmayacaktı. Bu yabancı sözlerin eğer bugün konuştuğumuz Türkçede karşılıkları yoksa, eski Türkçedeki karşılıklarını verdim. Karşılığı bulunmayan az sayıdaki yabancı söze de, eski Türk dilindeki köklerinden türeterek karşılıklarını yazdım. Tıp, iletişim, teknoloji gibi alanlardaki yabancı sözleri ise eklemedim.

Son olarak, gönül isterdi ki bu sözlüğü 34 hafli Türk alfabesiyle yazayım. Ama yazsaydım pek anlaşılmayacaktı. Bugün biz yalnız 29 harf kullanıyoruz. Diğer Türk alfabelerinde bu sayı bizden daha çok. Ama hiç birinde 34 harf yok. Bilgi olması açısından ben bu harfleri buraya yazayım. Eğer bir gün alfabemize bir ekleme yapılmak istenirse en azından bir önerimiz olmuş olur.

Aa, Bb, Cc, Çç, Dd, Ee, Ëë , Ff, Gg, Ğğ, Hh, Iı, İi, Jj, Kk, Ll, Mm, Nn, Ññ, Oo, Öö, Pp, Qq, Rr, Ss, Şş, Tt, Uu, Üü, Vv, Ww, Xx, Yy, Zz

Arif Cengiz Erman / Türk Dilleri Uzmanı

——————————————

Batılı tarihçiler tarafından Türklere dikte ettirilen tez, “Türklerin geçmişte göçebe bir halk oldukları ve uygarlığı Avrupalılardan öğrendikleri” biçimindedir. Oysa bu tarihin üstü biraz kazılınca, altından bambaşka bir tarih ortaya çıkmaktadır.

Irkçılık tehlikeli ve zararlı bir hastalıktır, halklar arasına düşmanlık sokar. Uzun yıllar Batı Avrupa’da yaşamış biri olarak Türklere yapılan ırkçılığı, ayrımcılığı, haksızlığı çok iyi bilirim. Bu davranış bozukluğu, Batılıların kendilerine özgü olan bir toplumsal sorunudur ve bu sorunu yalnızca kendileri çözebilir.

Ancak bu önyargıların bilime de taşınması ve Türklere karşı bilim adına ırkçılık yapılması kesinlikle kabul edilemez. Kimi Avrupalı tarihçilerin Türk tarihi üzerine yazarken, tarih hırsızlığı yapmalarının dışındaki tavırları, Türkleri küçümseyici ve ırkçı bir tavırdır. Bu açıdan Türklere yapılan bu tarihi haksızlığın giderilmesi gerekir. Umarım bu kitap, bu haksızlığın giderilmesine bir katkı olur.

Bu kitap, adından da anlaşılacağı gibi bir tarih kitabı değil, bir tarih tezidir. Tarihçi, tarihi betimler. Eğer iyi bir tarihçiyse, buna kendi çıkarımlarını da ekler. İktisat tarihçisi ise, bu disiplin gereği analiz-sentez yöntemiyle “bilinen” tarihi sorgular. Bu açıdan bu kitap, Türkleri Tarihten çıkarmaya çalışan Batılı tarihçilerin yazmış olduğu Türk düşmanı “resmi tarihi” sorgulamaktadır.

Yayınevi

Basım Tarihi

Basım Yeri

Baskı Sayısı

Boyut

Dil

Kağıt Türü

Kapak Türü

Sayfa Sayısı