İkinci Meşrutiyet’le beraber yazın hayatına başlayan Celâl Nuri, elli civarındaki kitap, Fransızca ve Türkçe yazılmış iki bin iki yüzü aşkın makalesiyle Türk düşünce tarihinde kendisine önemli bir yer edinmiştir. Çok sayıda eser veren Celâl Nuri, bu özelliğinden dolayı “Seksen beygir kuvvetinde bir yazı makinesi”ne benzetilmiştir. Celâl Nuri’nin üretkenliği nedeniyle Süleyman Nazif, “Celâl Nuri Beyin ilmini kimse inkâr etmez, çok okuduğu için, ilminde ilerleyerek değişir. O, son sistem bir dretnottur (savaş gemisi), fakat dümensiz.” demiştir. Celâl Nuri, yazılarında kendi isminden başka Helvacızâde, Afife Fikret, Haydar Kemal, Tarık Celâl, Mehmet Celâl müstear isimleriyle birlikte, Fransızca eserlerinde Djelal Noury ve N. D Helva gibi isimler kullanmıştır.
Celâl Nuri, Batı medeniyetini daha çok hürriyetinden, demokrasisinden, maddî-manevî zenginliğinden, ilim ve ticaretinden faydalanma noktası olarak
görmüştür. II. Meşrutiyet döneminde II. Abdülhamid’in istibdat politikalarını eleştiren ve Avrupa irfanına yaklaşma düşüncesinde olan yazar, bir anlamda
Yeni Osmanlı hareketinin ilerleme için hazırladığı zeminin ilk ürünlerinden biri olarak görülebilir. Bu perspektif içinde hareket eden yazar, öncelikle Batı medeniyetinin temelini teşkil eden Helen medeniyetini sorgulayarak Avrupa’nın konumuna dikkat çekmiştir. Yazara göre; Osmanlı Devleti’ndeki birçok problemin çözüm yolu, farklı sahalardaki yeniliklerin gelişmiş ülkelerden alınmasına bağlıdır. Bu noktada Avrupa ve Japonya örnek alınacak ülkelerdir. Bu ülkelerle beraber 1912’ler itibarıyla Rusya göz ardı edilebilecek bir ülke değildir. Çünkü Rusya Asyalı bir kavim olmaktan çıkmış ve Osmanlı’nın hemen yanı başında Avrupalılaşmaktadır. Oysa ki, eski Bizans’ın iklimi Osmanlı’yı daha çok uyumaya ve daha az çalışmaya sevk etmiştir. Onun için Bizans’ın bakiyesi terk edilerek “deli olmayan Petro” taklit edilmelidir. İstikbâl ve hürriyet, memleketin kurtulabilmesi için, gelenekler Kasımpaşa deresine bırakılarak Osmanlı Avrupa’sı yaratılmalıdır. Celâl Nuri, II. Meşrutiyet döneminde yukarıdaki düşünce yapısına uygun olarak Osmanlı’nın geleceğini Müslümanlık, Türklük ve Osmanlılık siyasetlerinin birlikte dengeli bir şekilde devam ettirilmesine bağlamıştır. Balkan Savaşlarıyla birlikte yaşanan olaylarla, Osmanlıcılık politikasının devleti kurtarmak için başarılı olamayacağını gören Celâl Nuri, aynı zaman diliminde, İttihad-ı İslam (İslam Birliği) anlayışından da faydalanmak istemiştir. 1917-18’li yıllar itibarıyla Ermeni ve Arap unsurların ayrılıkçı hareketler içerisine girmesiyle yazar, azınlıkların, devletin çöküş sürecini hızlandırdığı görüşünü benimsemiştir. Yaşanan olumsuz gelişmelerle birlikte Celâl Nuri, kuram kavramını romantizmle bir tutarak Osmanlılığı, Türklüğü ve Müslümanlığı, içinde bulunulan asrın muhitin ve gelişmelerin belirleyeceği kanaatine varmıştır. Buna göre, devleti kurtaracak ana unsur Türk unsuru ve milliyetçiliği olacaktır. Nitekim 1926 yılında kaleme aldığı Türk İnkılâbı adlı eserinde de Osmanlılık fikrinin tabii ve millî bir mefhum olmadığını belirterek, Avrupa’nın ortasında eski bir Asya medeniyetinin kurulamayacağı düşüncesine dikkat çekmiştir.
%30
OSMANLI DEVLETİ ÖLÜRKEN – (Hatıralar)
Orijinal fiyat: 700.00 ₺.490.00 ₺Şu andaki fiyat: 490.00 ₺.
4 İş Günü İçinde Kargoya Verilir.
Bu Kitaptan 1 Adet Satıldı.
| Basım Tarihi | |
|---|---|
| Baskı Sayısı | |
| Boyut | |
| Sayfa Sayısı | |
| Yayınevi | |
| Yazar | |
| Basım Yeri |












