Romantik, naif ve humanist bir insan olan Adnan, ülkesinden binlerce kilometre uzakta üstelik kendisine ait olmayan saçma bir savaşta, ölüm kusan bir makineye dönüşür. Çok yakın arkadaşlarının ölümleri görmüştür; bombayla parçalanan cesetleri artık kanıksamıştır, öldürmek onun için günlük rutin bir işe dönüşmüştü. Savaş dönüşü sosyal yaşama uyum sağlamakta zorlanır Adnan. Geçmişinden silemediği kızıl saçlı güzel Sibel beynini sürekli meşgul eder; ne yaklaşabilir ne de uzaklaşabilir. Vücudundaki çürük etleri kimsenin görmesini istemez ve sürekli kadınlardan kaçar; ama bir yere kadar.
Manyak teyzesinin kan kusarak ölümü, sevdiği kadının servet avcıları tarafından kumpasa düşürülmesi ve kocasının öldürülmesi…
Küçüklüğünde kapatılan oda… Halüsinasyonların etkisinde kaldığı süre bir saniye mi bin yıl mı?…
Beklenmeyen Misafir romanı, Martı adı verilen korkunç konakta sandalyede gördüğü çürümüş insan leşinden başlayan gerilim, sevdiği kadına kavuştuğu ana kadar size saracak, şaşırtacak.